Forum Erdemli


Join the forum, it's quick and easy

Forum Erdemli
Forum Erdemli
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Futbol nedir? Unutulmazlar ve Türkiye Futbolu

Aşağa gitmek

hımmm Futbol nedir? Unutulmazlar ve Türkiye Futbolu

Mesaj  Admin Salı Mayıs 04, 2010 7:57 pm

Futbol, dünyada en yaygın takım sporudur.. Başta Avrupa ve Güney Amerika ülkeleri olmak üzere hemen tüm ülkelerde çok sevilir ve geniş bir izleyici kitlesi tarafından izlenir. İngilizce football’dan türetilen futbol, "ayak topu" anlamına gelir

Daha ilkçağlarda futbolu andıran oyunlar oynandığı bilinmektedir. Avrupa'da İÖ 2. yüzyılda Romalılarca yaygınlaştırılan bir oyun futbola çok benziyordu. Bu oyun bugünkü futbolun öncüsü sayılır. Bu eski Roma oyunu İngiltere'de öylesine sevilmişti ki, karşılaşmalar kentler arasında çatışmaya bile yol açmıştı. Bundan dolayı bu oyun 12. yüzyılda yasaklandı.

Günümüzde oynanan futbol, İngiltere'de 19. yüzyılın sonlarında kurallara bağlandı. 1863'te İngiltere’de kurulan Futbol Birliği bu kuralların belirledi. Oyunda sert, acımasız ve kırıcı hareketler yasaklandı. Bu anlayışı sürdürenler ise, futbolun değişik biçimi sayılan ragbiyi geliştirdiler. Futbol, 19. yüzyılın sonlarında İngiltere'den Avrupa'ya yayıldı. Kısa bir süre içinde de dünyanın birçok ülkesinde oynanan bir spor haline geldi. 1904'te Uluslararası Futbol Federasyonu (FIFA) *kuruldu. FIFA’nın yönetiminde 1930’da ilk Dünya Kupası karşılaşmalarını düzenledi.

Kurallar
Futbol 11'er kişilik iki takım arasında oynanır ve kendine özgü kuralları vardır. Oyunun amacı, ayakla topu rakip kaleye sokmaktır. Topu elle ve kolla oynamak kesinlikle yasaktır, ama kafa ile ya da kurallara uygun olarak bedenin herhangi bir yeriyle topa vurulabilir. Yalnızca kaleci belirlenmiş bir alan içinde topu elle tutabilir.

Futbolcular kendi takımının simgesi olan forma giyerler. Her oyuncunun forması üzerinde farklı bir numara yazılıdır. Yalnızca kaleci, öbür oyunculardan kolayca ayırt edilebilmesi için farklı renkte forma giyer. Bütün futbolcular, bu oyun için uygun biçimde üretilmiş özel ayakkabılar kullanırlar.

Futbol alanı bir dikdörtgen biçimindedir ve uzunluğu 100-110 metre, genişliği ise 64-75 metredir. Uzun kenarlara taç çizgisi, kısa kenarlara aut çizgisi denir. İki taç çizgisi arasında uzanan ve alanı tam ortasından ikiye bölen çizgiye ise orta çizgi adı verilir. Orta çizginin tam ortasında 9,15 metre yarıçapında bir çember bulunur ve bu çembere de orta yuvarlak ya da santra yuvarlağı denir. Karşılaşma bu çemberin içinden yapılan vuruşla başlar. Karşılaşma başlamadan önce oyuncular, kendi yarı alanlarında yer alırlar. Kısa kenarlarında, aut çizgisinin tam ortasında birer kale bulunur. Kalenin iki direğinin arası 7,32 metre, yüksekliği ise 2,44 metredir. Futbol topunun çevresi 68-71 cm, ağırlığı ise 435-497 gram arasında değişir.

Kale önlerinde kale çizgisine bitişik olmak üzere 40,32 x 16,50 metre boyutlarında ceza alanı bulunur. Kalecilerin topu elle tutabildikleri tek yer burasıdır. Bu alan içinde, kalenin hemen önünde 18,32 x 5,50 metre boyutlarındaki başka bir alana da altıpas denir. Ceza alanı içinde rakip oyuncuya yapılan fauller ve kaleci dışındaki futbolcuların elle topa dokunmaları dahil 9 kusurlu hareket olarak nitelendirilen hareketler penaltıyla cezalandırılır. Penaltı atışı, ceza alanı içinde kale çizgisinin ortasından 11 metre uzaklıktaki penaltı noktasından yapılır. Kaleci, top penaltıyı atan oyuncunun ayağından çıkmadan öne doğru hareket edemez, yalnızca kale çizgisi üzerinde sağa sola hareket edebilir.

Hakem kuralları çiğneyen takımı serbest vuruş kararıyla da cezalandırabilir. Serbest vuruşlarda, rakip takımın oyuncularının topa vuruş noktasından en az 9,15 metre uzakta durmaları gerekir. Eğer bir oyuncu rakip oyuncuyu sakatlayacak ölçüde sert ve kasıtlı faul yaparsa, orta hakem bu oyuncuyu sarı ya da kırmızı kartla cezalandırılır. Kırmızı kart gören oyuncu oyundan çıkarılır ve takımı eksik oyuncuyla oyunu sürdürmek zorunda kalır. Üst üste iki sarı kart gören oyuncu da kırmızı kart görmüş durumuna düşer. Futbol oyununda bir başka ceza atışı da ofsayttır. Top hücuma geçen takımın oyuncusuna atıldığı sırada, o oyuncu ile kale arasında, kaleci dışında karşı takımdan en az bir oyuncu yoksa ofsayt kararı verilir. Ofsayt yalnızca karşı takımın oyun alanı içinde gerçekleşir.

Top hücumdaki takımının oyuncusunun ayağından aut çizgisi dışına çıkarsa aut olur. Bu durumda top altı pas içinden yeniden oyuna sokulur. Top savunma halindeki takımın oyuncusuna çarparak aut çizgisinden dışarı çıkarsa korner olur. Bu durumda hücum etmekte olan takım tarafından topun çıktığı bölümdeki köşeden kaleye korner ya da köşe atışı denen bir atış yapılır. Top taç çizgisi üzerinden oyun alanının dışına çıkarsa taç olur ve top karşı takımın oyuncusu tarafından dışarı çıktığı noktadan oyuna sokulur. Taç atışı elle yapılır. Taç ve korner atışlarından ofsayt kuralı uygulanmaz.

Futbol dört hakemin yönetiminde ve gözetiminde oynanır. Bir orta, iki de yan hakem bulunur. Oyunu orta hakem yönetir ve verdiği kararları kesin olarak uygular. Taç çizgisi üzerinde görev yapan yan hakemler ise, topun oyun alanının dışına çıkışını, ofsaytları işaret etmenin yanı sıra faullerde, elle oynamalarda, golü belirlemede, oyuncu değişikliklerinde orta hakeme yardımcı olurlar. Oyun alanının yarısından sorumlu olan yan hakemler, orta hakemi ellerindeki küçük bayraklarla uyarırlar.

Futbol karşılaşması, her biri 45'er dakikalık iki devrede oynanır. İki devre arasında 15 dakikalık ara verilir. Oyun içinde çeşitli nedenlerin yol açtığı duraklamaların süresi dördüncü hakem tarafından belirlenir ve bu süreler her devrenin sonuna eklenir. Eleme maçları berabere bittiğinde oyuna 15’er dakikalık iki devre daha eklenir. Bu süre içinde ilk golü atan takım oyunu kazanır ve golün atıldığı anda maç sona erer. Bu uygulamaya “altın gol” kuralı adı verilir. Uzatma devrelerinde de maç berabere biterse, penaltı atışlarıyla oyun sonuçlandırılır

Dünya'da futbol
Bütün ülkelerin futbol federasyonları FIFA’ya bağlıdır ve FIFA’nın merkezi Zürich’tedir. Ayrıca Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) gibi beş tane de kıta konfederasyonu vardır.

Ulusal futbol karşılaşmaları, her ülkenin kendi futbol federasyonunun yönetiminde yapılır. Olimpiyat Oyunları'ndaki futbol karşılaşmaları ile Dünya Kupası gibi karşılaşmalar ise FIFA düzenler. Ayrıca her kıta konfederasyonu da kendi yetki alanında karşılaşmalar düzenler. UEFA'nın düzenlediği, Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası ve Kupa Galipleri Kupası bu tür turnuvalardır.

Dünya Kupası dört yılda bir düzenlenir. Son Dünya Kupası 9 Haziran- 9 Temmuz 2006 tarihleri arasında Almanya'da yapılmış ve kupayı finalde Fransa'yı penaltılarla yenen İtalya kazanmıştır. Dünya Kupası’nda en başarılı ülke olan Brezilya, bu kupayı beş kez (1958, 1962, 1970, 1994,2002) kazanmıştır.

Rıdvan Dilmen

Rıdvan Dilmen (doğumu: 1962, Nazilli), Fenerbahçe ile özdeşleşmiş futbolculardan biridir. Lakabı kendisinin benimsemediği Şeytan Rıdvan'dır.
İlk takımı şimdi Türkiye 2. Futbol Ligi B Kategorisi 2. Grupta mücadele eden ve şimdiki ismi Nazilli Belediyespor olan Nazillispor'dur. Daha sonra 1979'da Muğlaspor'a geçen Rıdvan Dilmen, ilk kez 1980 yılında transfer olduğu Boluspor takımında ünlendi. Daha sonra 1983 yılında Sarıyerspor'a ve 1987'de Fenerbahçe'ye transfer oldu.

Fenerbahçe'nin 1988-89 sezonundaki şampiyonluğunda attığı 19 gol ve attırdığı 38 golle büyük rol oynadı. Öldürücü çalımları nedeniyle Şeytan lakabını aldı.

Sık sık sakatlık geçimesi, daha iyi aşamalar yapmasına engel oldu. Önce 1989-90 sezonunun 10. haftasında Trabzonsporlu Miodrag Jesic'in tekmesiyle sakatlandı. Ancak bir yıl sonra sahalara dönebildi. Birbiri ardına gelen diğer sakatlıklar ve uzun tedavi süreçlerinden sonra 1994-95 sezonu sonunda futbolu bıraktı ve antrenörlüğe başladı.

1996-1998 yılları arasında yardımcı antrenör, 1999-2000 sezonunda da teknik direktör olarak Fenerbahçe'ye hizmet etti ama 5. hafta sonunda teknik direktörlükten istifa etti. 1998-99 sezonunda Vanspor'u çalıştırdı ve 1. lige çıkardı. 2000-2001 sezonunda Altay'ı, 2001-2002 sezonunda da Adanaspor'u çalıştırdı



Türkiyede Futbol

İkinci Meşrutiyetten 1908'e kadar Türkiye'de spor yapmak hem padişah yönetiminin baskısı, hem de muhafazakarların tutumu nedeniyle hemen hemen olanaksız gibiydi. Spor yapanlar o dönemde ataerkil bir zihniyetle ayıplanırdı. Türkiye'de modern Beden Eğitimi öncüsü Selim Sırrı Tarcan 1919 yılında beden eğitimini geliştirmek amacıyla bir salon açmak için İzmir'e geldi. Onun bu girişimi “Sarıklılar” tabir edilen aşırı muhafazakarlar tarafından engellendi. Selim Sırrı Tarcan salon açamamasına rağmen, o dönemde Vali Rahmi Bey, Necati Bey, Vasıf Çınar Beyle görüştü. Tarcan'ın spor sevgisi aşısı sonucu Rum ve Ermeniler ile diğer azınlığın etkinliği nedeniyle artık Türk gençleri spor yapma gereğini duyuyorlardı.
Türkiye'de ilk kez futbol Rum ve Ermeniler ile İngiliz ve İtalyanlar tarafından 1898 yılında oynanmağa başlandı. 1905 yılında Amerikan Kollejinde öğrenim yapan sayın Talat Erboy orada okuyan iki arkadaşı Şerif Remzi Reyent, Sabri Süleymanoviç ile birlikte yabancı öğrenciler ile futbol oynamağa başladı. Ne yazık ki bu üç Türk genci İstibdat devrinin karanlık günlerinde Kamil Paşanın baskısı sonucu Amerikan Kolejinden çıkarıldı. Talat Erboy okumak üzere İngiltere'ye gönderildi. 2 yıl İngiltere'de kalan Erboy futbolun beşiği sayılan büyük Britanya'da futbolunu geliştirdi. Aynı tarihte sayın Adnan Menderes'in eniştesi sayın Nejat Evliyazade de futbol oynuyordu. O da Belçika'ya 2 yıl için öğrenime gönderildi. Nejat Evliyazade Belçika'da futbol oynayan ilk Türk futbolcusudur] Türkiye'de ilk futbol tüzüğünü İngilizce den tercüme edenler ise Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü'nü yapan Baha Esat Tekant Bey, Talat Erboy Bey ve Nejat Evliyazade Bey oldular
Belgesel kayıtlara göre 1905 yılında futbola başlayan Talat Erboy, Sabri Süleymanoviç, Şerif Remzi Reyent, Nejat Evliyazade ilk Türk futbolcularıdır. 1908 yılında ikinci Meşrutiyat ilan edilince istibdat dönemi bitti. Türk gençleri futbol oynamaya başladılar. 1908 yılından sonra futbol Türk okullarına da girdi. Sultani mektebinde okuyan öğrenciler Okul Müdürü sayın Şükrü Saraçoğlu, Okul Müdür Muavini sayın Baha Esat Tekant'ın daha sonra Şark İdadisinde (Mektebinde) Necati Bey, sayın Vasıf Çınar'ın teşviki ile futbol gelişmeye başladı.
Okuldan sonra öğrenciler kendi aralarında futbol oynamağa başladılar. 15-16 yaşlarında olan Talat Erboy'la, Nejat Evliyazade, Sabri Süleymanoviç, Kemal Tahsin Soydam, Hasan Tahsin Soydam, Şimendiferci lakabıyla anılan Rıfat İyison, Mazlum Bey, Hüsnü Bey Çakır Kemal Bey futbolcu olarak futbol tarihine isimlerini yazdırdılar.

Türkiye'de futbol profesyonel olarak 4 seviyede oynanır.


Türkiye Millî Futbol Takımı

Türk Millî Takımı, Türkiye Cumhuriyeti'ni uluslararası turnuva ve maçlarda temsil eden futbol takımıdır. Türk Milli Takımı ulusal karşılaşmalara Avrupa elemelerinden katılır. 2002 Dünya Kupası'nda Şenol Güneş yönetiminde aldığı üçüncülük tarihindeki en büyük başarıdır ve yine Şenol Güneş yönetiminde gençleştirilmiş kadrosuyla 2003 FIFA Konfederasyonlar Kupası'nda da üçüncülüğü vardır. Türk Millî Takımı'nda en fazla formayı 112 kez ile Rüştü Reçber giymiş, milli forma altında en fazla golü ise 50 kez ile Hakan Şükür atmıştır.

Türk Futbol Federasyonu'nun kurulmasından sonra 1923 yılında Türk Milli Takımı ilk resmi maçında Romanya ile karşılaşmış ve 2-2 berabere kalmıştır. 1950 yılında Dünya Kupası'na katılma hakkını elde etmesine rağmen finansal sorunlar yüzünden katılamamıştır. 1954 yılında ise İspanya'yı kura çekimi sonucunda eleyerek tarihinde ilk defa Dünya Kupası'na katılmayı başarmıştır. İsviçre'de düzenlenen kupada grup maçlarında Güney Kore'yi 7-0 yenerek tarihinin en farklı galibiyetlerinden birini alan milli takım, Federal Almanya'ya play-off maçında 7-2 yenilerek bir üst tura çıkma şansını kaybetmiştir. 1960'lı,1970'li ve 1980'li yıllarda başarılı olamayan Türk takımı 1980'lerde tarihinin en farklı üç yenilgisinden ikisini 8-0'lık sonuçla İngiltere karşısında almıştır.

1991'de Akdeniz Oyunları'nda finale çıkan genç jenerasyon Türk Futbol Tarihi'nde milat olmuştur. Bu jenerasyonla Fatih Terim teknik direktörlüğünde 1996'da İngiltere'de düzenlenen Avrupa Şampiyonası'na katılmaya hak kazanmıştır. Grupta hiç gol atamayan ve hiç puan alamayan Türk Milli Takımı ilk kez katıldığı Avrupa Şampiyonası'ndan umduğunu bulamayarak dönmüştür. 1998 Dünya Kupası'na gitme şansını son maçlarda kaybeden takım, 2000 elemelerinde play-off maçlarında İrlanda'yı eleyerek Belçika ve Hollanda'nın ortaklaşa düzenlediği 2000 Avrupa Şampiyonası'na katılmaya hak kazanmıştır. Türk Milli Takımı Mustafa Denizli yönetiminde İsveç, İtalya, Belçika gibi takımların arasında İtalya'nın ardından ikinci olmayı başarmış, çeyrek finalde Portekiz'e elenmiştir.

2002 Dünya Kupası'na gitme hakkını Şenol Güneş yönetiminde de play-off'larda Avusturya'ya üstünlük sağlayarak kazanan ay-yıldızlılar, tarihinin en büyük başarısını bu turnuvada elde etti. Brezilya, Kosta Rika ve Çin'in olduğu gruptan ikinci olarak çıkmayı başaran Türkiye. Sırasıyla Japonya ve Senegal'i eledi. Sonradan kupayı kazanacak olan, grupta karşılaştığı ve kaybettiği Brezilya'ya yarı finalde gene kaybeden Türk Milli Takımı Güney Kore'yi yenerek Dünya Üçüncüsü oldu. 2003 FIFA Konfederasyon Kupası'nda da üçüncü olan Türk Milli Takımı 2004 Avrupa Şampiyonası'na katılma hakkını play-off maçlarında Letonya'ya kaybetti. 2006 Dünya Kupası biletinide İsviçre ile oynadığı play-off maçında kaybetti.

2006 yılında Türk vatandaşlığına geçen ve Mehmet Aurelio adını alan Brezilya vatandaşı Marco Aurélio Brito dos Prazeres, teknik direktör Fatih Terim tarafından |Lüksemburg ile oynanacak hazırlık maçı kadrosuna çağrılarak bir ilki gerçekleştirdi. 1980'lerin ikinci yarısından itibaren hızla artan bir şekilde milli takımda yer alan, Avrupa'da doğup büyümüş Türk kökenli futbolcuların aksine Aurelio, tamamen yabancı kökenli bir futbolcu olarak Türk vatandaşlığına geçmesinin hemen ertesinde milli takıma çağrılması tartışmalara sebep oldu.




Unutulmaz Maçlar

1951 Batı Almanya - Türkiye 1-2 (Rebii Erkal Yönetiminde)
1954 Türkiye - İspanya 1-0 (Sandro Puppo Yönetiminde) İtalyan
1954 İspanya - Türkiye 2-2 (Sandro Puppo Yönetiminde) İtalyan
1956 Türkiye - Macaristan 3-1 (Giovanni Varglien Yönetiminde) İtalyan
1970 Batı Almanya - Türkiye 1-1 (Cihat Arman Yönetiminde)
1989 Türkiye - Avusturya 3-0 Tınaz Tırpan Yönetiminde)
1994 Türkiye - İzlanda 5-0 (Fatih Terim Yönetiminde)
1995 Türkiye - İsveç 2-1 (Fatih Terim Yönetiminde)
1995 İsviçre - Türkiye 1-2 (Fatih Terim Yönetiminde)
1997 Türkiye - Hollanda 1-0 (Mustafa Denizli Yönetiminde)
1998 Türkiye - Almanya 1-0 (Mustafa Denizli Yönetiminde)
2000 Belçika - Türkiye 0-2 (Mustafa Denizli Yönetiminde)
2001 Türkiye - Avusturya 5-0 (Şenol Güneş Yönetiminde)
2002 Brezilya - Türkiye 1-0 (Şenol Güneş Yönetiminde)
2002 Brezilya - Türkiye 2-1 (Şenol Güneş Yönetiminde)
2002 Türkiye - Senegal 1-0 (Şenol Güneş Yönetiminde)
2002 G.Kore - Türkiye 2-3 (Şenol Güneş Yönetiminde)
2003 Türkiye - Amerika 2-1 (Şenol Güneş Yönetiminde)
2003 Brezilya - Türkiye 2-2 (Şenol Güneş Yönetiminde)
2003 Türkiye - Kolombiya 2-1 (Şenol Güneş Yönetiminde)
2005 Türkiye - İsviçre 4-2 (Fatih Terim Yönetiminde)
Admin
Admin

Admin
General
Aktiflik :
Futbol nedir? Unutulmazlar ve Türkiye Futbolu Left_bar_bleue999 / 999999 / 999Futbol nedir? Unutulmazlar ve Türkiye Futbolu Right_bar_bleue

Admin
Mesaj Sayısı : 182
Kayıt tarihi : 06/04/10
Yaş : 29
Nerden : İstanbul
Futbol nedir? Unutulmazlar ve Türkiye Futbolu Reklam_ver

https://forumerdemli.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz